Kimlik Keşfinde: Kazakistan'ın Latin Alfabesine Geçişi

Orta Asyalılar Kiril alfabesi ve Yangälif alfabesi, yani 1920-1930'larda Sovyetler Birliği tarafından Türk dillerine için sunulan ortak bir Latin alfabesi arasındaki farklar üzerinde çalışıyorlar. Sovyet Türk dilleri için 1930-1940'lı yıllarda Yangälif yerine özel Kiril alfabeleri gelmiştir. Fotoğraf: Kamu malı.

Aşağıdaki makale EurasiaNet.org‘da Uli Schamiloglu tarafından yazılan bir makaledir. İzin alınarak tekrar yayınlanmıştır.

Kazakistan'ın Latin alfabesine geçiş planları karışık sorunlar ortaya çıkarmakta. Alfabeler bazı bağlamlarla önem göstermeseler de, dünyada bir ulusun yerini belli etmesinde önemli rol oynamaktadır.

Bir Türkolog olarak düzenli bir şekilde runik formdaki Türk alfabesi, Uygur alfabesi, Arap alfabesi ve diğerleri gibi bir dizi tarihi Türk dilleri üzerine dersler vermekteyim. Türkologlar aynı zamanda Süryani, Ermeni, İbrani, Yunan alfabesi ve diğerlerinde yazılı çeşitli Türk dilleri üzerinde de çalışmaktadırlar.

Kısaca belirtildiği gibi Türk dillerinde yazmak için birçok alfabe kullanılabilir. Teknik bir açıdan bakıldığında dildeki sesleri alfabelerin ne derece yansıttığı bir soru olmaktadır.

Arap alfabesinin -Farsçadan alınan ek hafler ile- klasik hali Türk dillerindeki sesleri doğru bir şekilde yansıtmamaktadır. Yine de Orta Asya'da Çağatay Türkçesi ve Osmanlı İmparatorluğu'nda Osmanlı Türkçesi için 20. yüzyıla kadar başarılı bir şekilde kullanılmıştır. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında sesleri daha iyi yansıtmak adına yenilikler yapılmıştır, şu anda Uygurca için kullanılan düzenlenmiş Arap alfabesi tam da bu yüzdendir.

Türk dilleri için Latin alfabesi kullanılması yeni bir gelişme değildir. Codex Cumanicus (Kuman Kitabı) 14. yüzyıl başlarında Kıpçak Türkçesi diyalektinde Latin alfabesiyle yazılmıştır. Daha yeni olarak ise Türkiye 1928'de adapte edilmiş bir Latin alfabesine geçmiştir, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından 1991'de Azerbaycan ve Türkmenistan, 2001'de Özbekistan da aynı uygulamayı yapmıştır.

1926 yılının başlarında, Sovyetler'in ilk dönemlerinde birlikteki birçok Türk dilinin Yangälif adındaki ortak bir Latin alfabesi kullandığını da hatırlamamız gerek. Fakat bu alfabe kısa sürede azledilmiş ve yerlerine birbirinden değişik Kiril temelli alfabeler gelmiştir.

Kazakistan'ın Latin alfabesine geçme planını destekleyici birkaç dilbilimsel etken bulunmaktadır. Birincisi, tabi ki Latin alfabesinin çok daha yüksek sayıda eğitimli insana Kiril'den daha yakın olmasıdır. Ayrıca internet ve cep telefonlarında iletişim için geniş çapta kullanılmaktadır.

Kişisel olarak çok daha önemli bulduğum bir olguyu sık sık gözlemlemekteyim. Asıl ana dillerinde akıcı olmayan Kazan Tatarcası -ve Kazan Tatar kökenli birisi olarak ben- Kazakça ve diğer dilleri konuşan kişiler Kiril alfabesi ve Rus dilinin telaffuz ve sesbilimsel kurallarını dayatmaktalar.

Teknik terimlerle açıklamak gerekirse, Rusçanın ön sesleri önceki ünsüz harfleri damaksallaştırmaktadır. Öyle ki Türk dillerini konuşan kişilerin kelimeleri Rusça yazılmış gibi söylediğini, bir bakıma yazıma dayalı söyleşi olduğunu duymaktayız. Yani kendi dillerindeki kelimeleri bir “Rus aksanı” ile söylemekteler. Türkçe öğrenen Kazakça konuşanların Türkçe'yi Rus telaffuzuna göre konuştuklarını bile duydum. Okul yaşındaki çocuklara Latin alfabesi öğretilmesiyle bu durumun yok olacağı kesindir.

Öyleyse evet, Kazakça'nın Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçişini destekliyorum.

Dilbilimsel durumun yanı sıra politik, kültürel hatta ideolojik etkenler de düşünülmelidir. Başka bir deyişle, Kazakistan sonsuza dek Rus İmparatorluğu ve Sovyetler Birliği ile mi anılacak? Yoksa daha bir parçası da olduğu Avrupa topluluğunu barındıran daha geniş bir dünya topluluğunda mı yer almak istemekte?

Bir başka soru ise Kazak ulusunun -burada tüm Kazakistanlılara nispeten etnik Kazakları düşünmekteyim- Türk dünyasından daha ne kadar ayrı kalacağı. Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan çeşitli Latin alfabelerine geçtiler. Kırgızistan da böyle bir şey planlıyor. Türk dünyasının diğer kısımları Latin alfabesine geçiyorken Kazakistan'ın Türk dünyasının büyük bir kısmından ayrı kalmasının sebebi nedir? (Eğer izinleri olsa Tataristan'ın da böyle yapacağı düşünülüyor, fakat şu anki Rusya'da Kiril alfabesi dışında alfabe kullanılması yasa dışı.)

Latin alfabesine geçilmeye karşı argümanlar emperyalist Rusya ve Sovyet ideolojilerine dayanmaktadır.

19. yüzyılın başlarından itibaren Rus İmparatorluğundaki çeşitli Müslüman Türk halkları modern kimlikler bulmaya başlıyorlardı. Bugünün Kazan Tatarlarının 19. yüzyılda çoktandır yerel bir Tatar ulusunu savunmaya başlamış oldukları, aynı süreçte Rus İmparatorluğu'ndaki Müslüman Türklerin yerel olmayan temelde Türk dünyasına ve daha geniş olarak Müslüman dünyasına açılan ortak bir kimlik savundukları iddiasında bulunmuştum.

İkinci görüş “Pantürkizm” ve “Panislamizm” üzerine Rus İmparatorluğu'ndaki otoriteleri endişeye sokmuştur, Sovyet ve sonrasında da devam etmektedir.

Kazak dilinin Latin alfabesine geçmesinin temelindeki düşüncelerden birisi ise Türkçe konuşan halkların koloni zamanlarından gelen birleşmesi korkusu.

2009 yılında Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye tarafından kurulan Türk Keneşi (Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Keneşi) ile büyüyen Türk kültürleri bütünleşmesi ve tüm Türk kültürünün kültürel merkezi olarak Astana'nın büyüyen rolü karşısında Kazakistan neden benzer bir alfabe ile diğer Türk cumhuriyetleri ile yakın kültürel ilişkiler geliştirmesin?

Rahmetli babam Kazan Tatarlarının nasıl tek kuşakta iki kez cahil kaldıklarını söylerdi, ilk önce Yangälif için Arap alfabesi terk edilmiş, sonra da o “yeni alfabe” Kiril alfabesi için terk edilmiştir. 1930'larda Sovyet Türk dilleri için ferdi Kiril alfabeleri uygulamaya sokulmuştur, Kazakistan Kiril alfabesini ancak 1940 yılında kullanmaya başlamıştır.

Bu değişimin kaçınılmaz sosyal maliyetleri de olacaktır, örneğin eski kuşak potansiyel olarak cahil olacak, ya da onların aleyhine olacaktır. Bir de kültürel masrafı vardır, bu ise muhtemelen genç kuşağın geçmişiyle bağlantısının hem de üçüncü kez kesileceğidir. Türkiye bu şoku 1928 yılında yaşadı ve halen de bunu tamamen aşmış değil. Türkiye böyle bir “şok terapisi” uygulamış olsa da Kazakistan daha kademeli bir yol seçmektedir. Alfabenin son hali 2017 yılının sonlarına doğru seçilecek, eğitimciler yeni alfabe üzerine çalışacaklar ve son olarak 2025 yılında Latin alfabesine geçilecektir.

Aynı zamanda sürecin siyasi boyutu da var. Rusya'nın Rusça konuşan dünya ve üzerlerindeki egemenliği ile ilgili ciddi duyuları var, tartışmalı olarak birçok kez bu konudaki eylemleri kendi çıkarlarını baltalasa da durum böyledir. Rusya doğal olarak Kazakistan'ın Kiril alfabesini bırakmasını istemez. Bunun gerçekleşmesine karşın adımlar atıp atacağı ancak zamanla görülebilir. Umarım olmaz.

Kazakistan'da şu an tüm eğitim sisteminde üç dil teşvik edilmekte; Kazakça, Rusça ve İngilizce. Sanıyorum ki Sovyetler Birliğine ait topraklarda Rusça konuşanların düşüşte olduğu pekiyi belgelenmektedir. Fakat Tataristan gibi, Kazakistan da o kadar çift dilli ki Kazakistan'da Rusça dilinin  kolay kolay düşüşe geçeceği kanısında değilim. Asıl önemli olan Kazakça'nın Kazakistan'ın resmi dili olarak kullanılabilecek hale gelmesi.

Türkiye'nin, ya da Özbekistan'ın aksine Kazak dilinin Kazakistan vatandaşları arasındaki genel dil olmasına halen çok zaman var.

Sohbet başlatın

Yazarlar, lütfen giriş »

Kılavuz

  • Tüm yorumlar onaydan geçirilir. Yorumunuzu birden fazla göndermeyin, yoksa reklam olarak işaretlenebilir.
  • Lütfen diğerlerine saygı gösterin. Nefret, küfür ve kişisel saldırı içeren yorumlar onaylanmayacaktır.