- Global Voices Türkçe - https://tr.globalvoices.org -

Türkiye Suriyeli Sanatçıları Keşfediyor

Kategoriler: Orta Doğu & Kuzey Afrika, Suriye, Türkiye, Sanat & Kültür, Vatandaş Haberciliği
arthere-in-istanbuls-kadiko%cc%88y-is-an-independent-art-space-image-courtesy-of-deya-yu%cc%88cel-874x492-800x450

İstanbul, Kadıköy'deki Arthere, bağımsız bir sanat mekanıdır. 12 Aralık 2016, Derya Yücel/SyriaUntold.

Bu yazı ilk olarak [1] Syria Untold için Nathalie Rosa Bucher [2]tarafından yazılmıştır. Burada bir ortaklık anlaşmasının bir parçası olarak yeniden yayınlanmaktadır.

İstanbul'un sanat piyasası ve sanatsal sahnesi, 90'lı yılların ortalarından itibaren [3] yavaş yavaş açılıp diğer ülkelere uzanıyor. Yine de, Suriye ile yapılan sanatsal alışverişler, beş yıl önce hiç yoktu.

Esas olarak Suriyelilerden, ama aynı zamanda Türk, Arap ve Avrupalı vatandaşlardan oluşan birkaç kişi ve kolektifler, Suriye kültürünün geliştirilmesi için yapılar kurdu, yerel ev sahibi topluluğu ve sanat sahnesi ile köprüler kurmaya çalışıyor ve İstanbul'daki Suriye mültecileri için buluşma noktaları sağlıyor. Bunların 2014 yılında 330.000 [4] olacağı tahmin edilmişti. Yeni gelen sanatçılara da yardımcı oluyorlar.

2000'lerin başı istisnası dışında, Türkiye-Suriye ilişkileri [5] onlarca yıldır gergin ve ortak dil olmaması nedeniyle sınırlıydı. Son yıllarda Türkiye'nin siyasi içeriği daha da kutuplaştı. Türk kitlesine ve kültür uygulayıcılarına aşina ve bağlı olmadığı bir sanat sahnesini temsil ederek Suriyeli sanatçılar, bu ortamda metropole yerleşmeye başlıyor.

Pages [6], İstanbul'un ilk Arap kitabevi, şehirdeki Suriyelilerin ihtiyaçlarını karşılamak ve yerlileri Arap göçmen toplulukları ile daha da yakınlaştırmak için kapılarını açtı. Suriyeli sanatçılar ve yayıncılar tarafından Türk ve Türk olmayan ortaklarla birlikte kurulan tesis, bir kafe ve çocuklar için bir mekan ve kültürel etkinlikler barındırıyor.

Arapça, Türkçe, İngilizce ve Fransızca kitaplarla dolu sıcacık bir oda, soğuk bir aralık gecesinde ziyaretçileri karşılıyor. Üst kattaki Arap sesleri kahveyi dolduruyor. Gönüllülerden birisi, “Her perşembe günü (Suriyeli mülteciler için) ücretsiz hukuki danışmanlığımız var.” diye açıkladı.

Pages Bookshop Café is Istanbul’s first Arabic bookstore and has become an important meeting place bringing both Syrians and Turks together for cultural and other events. Taken in Istanbul, Turkey on December 1, 2016 by Nathalie Rosa Bucher/SyriaUntold

Ticari bir statüye sahip olan Arthere İstanbul [7], 2014 yılında kurulmuş olup son zamanlarda sanat mekanları [8]sunmaya başlayan Kadıköy'deki bir sanat merkezi ve kafedir. Kuruluşundan bu yana, yerel sanat topluğuyla etkileşime girmeye çalışmış ve sanatsal deneyleri memnuniyetle karşılamıştır.

Zemin katta açık pencereli cephelerin arkasında masalar ve öz-hizmet ile küçük bir mutfak bulunmaktadır. Birinci katta bir sanat stüdyosu ve bodrumda acil konaklama için bir oda ve bir ranza bulunmaktadır.

Arthere eş-başlatıcısı ve Suriyeli fotoğrafçı Ömer Berakdar birçok Suriyeli sanatçıyı ağırladı. Çoğu, Türkiye'den ayrılmaya karar verdi ve enstrümanları, ayakkabıları ve bir valiz koleksiyonunu Arthere'ye bıraktılar. Berakdar, yurt dışında veya sık sık seyahat eden sanatçıların sanatını korumak ve hasar görmemesini önlemek için bir arşiv oluşturdu.

Beyrut [9] gibi İstanbul, Suriyeli sanatçılar için bir duruş noktası oldu. Ressam Hasko Hasko [10], Almanya'ya gitmeden önce [10] burada durdu ve ilk kez bir arkadaşını görmeye gelen bir ressam olan Muhammed Zaza [11], o da bir süre için kalmaya [12] karar verdi.

“Ali Omar” olarak tanılan Suriyeli görsel sanatçı Ali Abdulkerim [13], İstanbul'da kalmak istediğini belirtti, ancak mali kısıtlamalarla baş etmek zorunda kaldığını söyledi. “Dünyanın herhangi bir yerinde, sanattan hayat kazanmak kolay değil, belki Türkiye'de daha da zorlaşıyor ve sanatçı olmaya karar verdiğimde bunu iyi biliyordum. İstanbul'daki pazar o kadar güçlü değil, daha az insan sanat satın alıyor ve bu imkan az insanda var. Bu, Türk sanatçıları dahil tüm sanatçıları etkiliyor.” şeklinde belirtti.

Son çalışmasına – zengin tonlardaki büyük portreler – Arthere'de gösterilen çizimler ve resimler arasında Bilgi Üniversitesi'nden bir Türk Sanat Yönetimi öğrencisi ve öğretim görevlisi Derya Yücel 1 Aralık 2016 gününde ziyarete geldi.

Yücel daha sonra “Arthere ile öğrencilerim için buluşmak çok ilginç bir deneyim oldu”. “Öğrenciler bazı sanat eserleriyle ilgilendi. Tekrar Arthere'ye geleceklerini söylediler. Öğrencilerim daha önce böyle bir sanatçı grubunu hiç tanışmamıştı ve bu türlü toplantılar onlar için heyecanlıdır.” dedi.

Yücel “Bu yıl kursta hazırlayacağımız projede Arthere ile çalışmak istiyoruz. Bu proje sayesinde daha fazla öğrenci Suriyeli sanatçılarla görüşecek. Duyurular yapacağız ve Türk sanat dünyasından insanlar izleyici olarak katılacak. Bu farkındalığını artıracaktır.” diye belirtti.

turkish-art-management-students-listening-to-a-presentation-by-arthere-co-initiator-omar-berakdar-image-courtesy-of-derya-yu%cc%88cel-874x492-800x450

Türk Sanat Yönetimi öğrencileri, Arthere eş-başlatıcısı Ömer Berakdar'ın bir sunumunu dinliyor. Arthere, son zamanlarda sanat mekanları sunmaya başlayan Kadıköy'deki bir sanat merkezi ve kafedesidir. 1 Aralık 2016 gününde İstanbul'da, Derya Yücel / SyriaUntold tarafından çekildi.

Depo İstanbul [14]‘un program koordinatörü Asena Günal, Türk sanat kurumlarının 2011'den önce Arap ve özellikle Suriyeli sanatına olan ilişkileri hakkında sorulduğunda: “Bizden az kişi Arapça konuşuyor, Osmanlı geçmişimizi [Atatürk’ün mirasını takip ederek] geride bırakmamız gerekiyordu, Türkler Araplara gelince oldukça oryantalist …” diye cevap verdi.

Depo, Suriye sanatında işbirliği yapan ya da sergilenen birkaç kurumdan biridir. Günal, popüler SALT galerinin Galata şubesi, Atıf Akın ve Dilek Winchester tarafından bu yılın başında düzenlenen, geçmiş ve günümüzdeki diasporalar üzerine bir zine ve sergi projesi olan Şam Kayısı [15]‘nı barındırdığını belirtti. İlkbaharda Depo, SaturDox 2016 [16] için Suriye ve Türk sanatçılar ve entelektüeller tarafından kurulmuş bir kültür evi olan Hamisch [17] üyesi Şenay Özden ile bir araya geldi.

“Suriyelilerin sesleri nerde?” diye sordu Günal, “Bunu duymuyoruz! Suriyelerin Türk ya da Batı medyalarında olumlu bir şekilde temsil edilmediğini görüyoruz. Dolayısıyla, Suriye [SaturDox] ile ilgili altı belgesel taraması düzenledik ve tümü tartışmalarla takip edildi. Gerçekten bilgilendirici oldu.” dedi.

Yıllarca kısıtlamış ifade özgürlüğü, Suriyeli sanatçılar ve onların çıktıları üzerinde kalıcı bir iz bıraktı. “Esad rejiminde sinemada sansür vardı ve bu, sözlü ve sözsüz kısıtlamalar ve kendi kendini sansürle ilgili soruları gündeme getirdi. Örneğin, Ekim 2016'da Synema [18] serisinin bir parçası olarak Meyar al-Roumi'nin Sessiz Sinema gösterisi vardı. Dürüst bir mesaj vermek için kısıtlamalar ve engeller arasında bir yol bulmak önemlidir; yanıt vermek değil, sorular sormak önemlidir.“ dedi.

Suriyeli sanatçıların, özellikle de film yapımcılarının, yıllardır yasaklayıcı çalışma koşullarının yollarını bulması gerektiğini göz önüne alındığında, Suriyeli ve Türk işbirlikleri kritik bir rol oynuyor.” dedi.

Günal, Depo'yu “Muhalif sesler ve Suriye sesleri gündeme getiren alternatif bir mekan.” olarak tanımladı. Birçok sanatçının çalışmalarını Türk izleyicilerle paylaşmak isteyen Mohammad Zaza [11]‘nın serginin bir parçası olarak bu fırsatı sanat, zulüm ve yaratıcılık konuları tartışmak için kullandık.”

Son dört yıldır İstanbul'da yaşayan ve Türkçeyi akıcı bir şekilde konuşan Berakdar, Bilgi Üniversitesinden öğrencilerine tavsiyeler verdi. “Karşılaşacağınız ilk zorluk elbette para. Medya, sanat ve kimya eğitimi aldım ve ilaç firmaları için biraz para kazandıran yan işler yapıyorum. […] Hibeler tükendi.”

Ertesi gün Berakdar, Türk toplumunun hala Suriyeli sanatçılara alışma sürecinde olduğunu söyledi. “Dün öğrenciler heyecanlıydı, bu yüzden iletişime geçmeniz gerekiyor. Türkiye'de insanlar galerilerden ve güzel sanatlardan daha çok konserlere ve tiyatroya giriyorlar.” “Sadece Lübnan'da ya da Suriye'deki gibi görsel sanatlar sergi açılışlarındaki ilgi ve katılımı bekleyemezsiniz”. dedi.

Arthere has successfully opened to the artistic community and the neighbourhood, allowing for networking and collaborations. Taken in Istanbul, Turkey on December 20, 2016 by Omar Berakdar/SyriaUntold

Arthere, sanatsal topluluğa ve mahalleye başarılı bir şekilde açıldı, ağ oluşturma ve iş birliklerine yol açtı. 20 Aralık 2016'da İstanbul, Omar Berakdar / SuriyeUntold tarafından çekildi.

Suriye sanatçılarını güçlendirmek ve yerel sanat alanındaki anlayışlarını genişletmek için Arthere pek çok atölye çalışmaları yürütüyor; konuşmalar, gösteriler ve konserleri ağırlıyor. Özellikle konserler, deneysel müzik karışımı ve çeşitli guruplara – hatta geleneksel Türk şarkılarını icra eden 15 müzisyenle [19] bir orkestraya dahil, çeşitli toplulukları cezbetmiştir.

İstanbul muhteşem değişik [20] bir müzik sahnesine sahiptir ve müzik şehrin en büyük sanatsal sektörlerinden biridir. 2011'den beri Türkiye'ye taşınan Suriyeli sanatçılar arasında müzisyenler şehre yerleşmenin daha kolay olduğunu keşfettiler.

Arthere'de Suriyeli sanatçı Abdulwahed el-Khamrah, izleyicileri Suriye'nin müzik mirasına ve Saba Barada [21], ünlü udcu Wassim Mukdad ile beraber, iki Türk müzisyenle çalıştı. Arthere'nin son iki yıldaki stratejisi ve katılımı değişti, amaç galeri yerine bir sanatsal ajans olmak oldu.

Depo'nun çalışmasının büyük bir kısmı hayırseverlik ve Avrupa finansmanına dayanıyordu, ancak özellikle ikincisi, Ekim 2016'da Türkiye'nin Creative Europe'dan çekilmesinden [22] beri risk altındadır. Depo program koordinatörü Asena Günal, “Suriyeli sanatçılara gelince sergi için bağış toplamaya ve herhangi bir Türk finansmanı almamaya ihtiyacımız var.” şeklinde belirtti.

Gezi 2013 [23] bir dönüm noktası oldu, toplum son derecede kutuplaştı. Sinema ve tiyatro değişiminde büyük değişiklikler yaşandı – fakat bizi daha az etkiledi. Mali olarak devletten bağımsız olduğumuz için bizi esnek kılıyor ve içerik bakımından sansürle yüz yüze gelmiyoruz. […] İşbirlikler için yurt dışından daha az başvuru aldık. Birçok yerel sanatçı aşırı bir depresyonun altında, burada kalmak istemiyorlar.”

Günal, Suriye sanatçılarının katkıları hakkında sorulduğunda, odak noktası her zaman Batı'da olduğu için, Suriyeli sanatçılar yeni perspektiflere yol açtığını, Suriye'nin sanatsal üretimi konusunda fikir birliğine varıldığını hissettiğini söyledi.

Bilgi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Yücel’e göre, Suriye sanatçılarının varlığı özellikle son iki yılda ortağa çıktı. “Göçmen sanatçıların çağdaş sanat ortamında İstanbul'da da medyadan dolayı [24] bir farkındalık oluştu. Arthere gibi kollektif oluşumlar görünürlük [24] kazandı. İstanbul'un sanat ortamında yalnızca Suriyeliler değil aynı zamanda bütün bağımsız sanatçılar da desteklenmelidir.”

Berakdar, Arthere'nin yerel sahnede ve mahalleyi etkilediğini inanıyor. “Topluluğa açık bir atölyeye ilk başlayanlar olduk, birlikte çalıştık, daha uluslararası bir hale getirdik, Türk topluluğu ile çok sayıda iş birliği yaptık ve sanatçılarımıza faydalı oldu. Yabancılaşma hissini kırıyorlar, buraya daha alışkın hissetmeye başlıyorlar.” dedi.

Yüzyıllar boyu ortak tarihin ve on yıllarca süren ayrışmanın ardından, bazı ortak zorluklara karşı karşıya kaldıktan sonra, Suriyeli sanatçılar Türk sanat dünyasına yayılıyor, hem kendileri hem de Türkiye için önemli kurumlar ve çevreler yaratıyor.