- Global Voices Türkçe - https://tr.globalvoices.org -

Suriye Pasaportum Olduğu İçin Şanslıyım

Kategoriler: Orta Doğu & Kuzey Afrika, Suriye, Fikirler, İnsan Hakları, Mülteciler, Savaş & Çatışma, Uluslararası İlişkiler, Vatandaş Haberciliği, Köprü
IMAGE: Public domain by Pixabay.

Image: Pixabay

Bu yazı mevcut rejim ile müttefik güçleri ve onlara karşı direnenler arasında devam eden silahlı çatışma sırasında Suriye'deki yaşam gerçeklerini anlatan blogger ve aktivist Marcell Shehwaro’ya ait makalelerden oluşan bir özel serinin [1] bir parçasıdır. 

Sayın Memur,

Suriye pasaportum olduğu için şanslıyım. Bu pasaportum olmasaydı, şimdiye kadar geçtiğim tüm hava alanlarında rastgele seçim ile kimse tesadüfen beni soruşturmaya seçmezdi.

Suriye pasaportum olmasaydı tüm diğerleri gibi, çoğunluk gibi kolay kolay geçerdim. Soruşturma için şanssızca durdurulmuş olanları fark etmezdim. Önceden belirlediğim programıma göre istediğim yerde var olma imkanım olurdu.

Düşünebiliyor musunuz? Zamanım önemliymiş gibi olurdu. Öyle olsaydı, kesinlikle İnsan Hakları Evrensel Bildirisi altında daha az değerli ülkelerden gelen insanların farkında olmayı başaramazdım.

Suriye pasaportum olmasaydı, “Duvara yakın bekler misiniz hanımefendi?” gibi son derece kibar bir cümleyi asla duymazdım ve çocukluğumun okul cezalarını hatırlamazdım.

Dünya bizi niye cezalandırıyor ki? Dünyanın tüm sınırlarının bir özür ile özellikle bize, yani Suriyelilere açılması gerektiğini düşünmüyor musunuz?

“Bize soruşturma yapan tüm kişilerden daha fazla teröre maruz kalmış olan insanlar olmamıza rağmen, masumiyetimizi savunmaya ve terörü kınamaya nasıl da aşırı bir nezaketle yol gösterildiğini fark etmezdim. .”

Suriye pasaportum olmasaydı, bize soruşturma yapan tüm kişilerden daha fazla teröre maruz kalmış olan insanlar olmamıza rağmen, masumiyetimizi savunmaya ve terörü kınamaya nasıl da aşırı bir nezaketle yol gösterildiğini fark etmezdim.

Gerçek terörizm, sizi sessizce öldürdükten sonra, özel jetlerle size doğru ve özel hava alanlarına uçar. “Çöl Gülü” isimli eşinin şıklığını tartışmak için gazetelerinizin sayfalarını işgal eder ve basınınıza bunu konuşturur.

Nezaketiniz efendim, canımı ayrımcılığınızdan daha çok acıtıyor. “Hanımefendi, lütfen…”, “Sizi tuttuğumuz için kusura bakmayın…”, “Bunu geçirmek zorunda kaldığınız için üzgünüz…”

Aşık olmadığı bir kadına söylenen klişelere benziyorlar sanki. “Sen değilsin canım, suç bende…” Şeker gibi acı gerçekliği kaplayan aşırı bir nezaket. İyi hissettirmek için aşırı nezaket. Sadece kimliğimiz nedeniyle bizi soruşturmaya gönderiyorsunuz ama bunu aşırı kibar bir şekilde yapıyorsunuz.

Soruşturma salonunda bekleyenlerin yarısı “Muhammed” çağrısında ellerini kaldırdığı tabi ki sırf bir tesadüftür. Sırf bir tesadüf, birçok benzer tesadüfler arasında bir tesadüf.

Lütfen beni affedin: desenlerin belirlenmesiyle bir takıntım var. Suriyeli pasaportum olmasaydı muhtemelen bu yinelenen – tabi ki, sırf tesadüften yinelenen – desenleri fark etmezdim.

Orada oturup geri kalanlarla bekliyorum. Filistinli yazar İbrahim Nasrallah’nın direniş ve aşk üzerine Arapça bir kitap çıkarıyorum. Aktivist olarak özgürlük ve demokrasi için mücadele ettiğim, eylemlere gittiğim ve saklanmaya koştuğum zamanlar, yazdığım zamanları aklıma geliyor. Elimdeki kitaba bakıyorum. Şimdi en büyük direniş eylemim, bir hava alanında Arapça bir kitabı elimde tutmak haline geldi.

Suriyelilere yaptığınız sorgulamaların ne kadar sorunlu olduğundan bahsettiğim için beni affedin efendim. Bizlerden bazıları, soruşturmalar sırasında inanılmaz şeyler yaşadı. Bu yüzden kibarlıktan o kadar korkmuyoruz. Bazıları üniformalı insanlardan o kadar korkuyor ki bilmediği şeyleri bile itiraf ediyor. Bizden çıkartmaya çalıştığınız “gerçek” nedir?

Cep kilidimi açmayı sorduğunuzda gururla “hayır” dediğim için beni affedin efendim. Bu isteğiniz Suriyeli olarak ortak vicdanımızın derinden yankılanıyor. Bu isteğiniz beni ülkemin kontrol noktalarına götürüyor, orada böyle bir talebe “hayır” demek sizi basit bir şekilde öldürebilir. Demokrasinizin kokusunu duymak için gururla hayır dedim.

Halkımın yarım milyonunun demokrasi arayışında öldüğünü anlıyor musunuz? Öldürülmeden hayır diyebilmenin ne demek olduğunu anlıyor musunuz?

“Hava alanında neşeli ve mutlu görünmeye çalışıyorum, ama size küçük bir ipucu vereyim: Bir hava alanında neşeli ve mutlu bir Suriyeli görürseniz, gerçekten şüphelenmeniz lazım.”

Ülkenizde olmamın sebebi mi? Bilmiyorum. Ölüm hakkında konuşmaya geldim. Ölüm hakkında o kadar güzel konuştuğumu söylüyorlar ki, bitince alkışlıyorlar bile. Halep'te çok insan kalıntısı gördüm ve İngilizce’de bunu pazarlamakta iyiymişim.

Aslında bunun için buraya geldim. Daha az ölüm hak ettiğimizi ve belki – belki - bir okulu bombalamanın tüm insanlığa bir utanç olduğunu ikna etmek için müttefikler arıyorum.

Size kızgın mı görünüyorum? Özür dilerim! Tavırlarınıza hala hakim değilim. Kızgın insanlar sizi şüphelendiriyor, farkındayım, ne kadar duygusal olduğumuzu biliyorsunuz. Dünyadaki tüm uçakları gece gündüz bizi bombalamak için hükümetimize yardım ederken daha az kızgın olmayı hala öğrenemedik. Hava alanında neşeli ve mutlu görünmeye çalışıyorum, ama size küçük bir ipucu vereyim: bir hava alanında neşeli ve mutlu bir Suriyeli görürseniz, tam o zaman gerçekten şüphelenmeniz lazım.

Size huzursuz mu görünüyorum? Belki, gizli yasak bir örgüte üye misiniz?” sorusuna hiç kimsenin şimdiye kadar “evet” cevabı verebileceğini düşünmediğim için böyleyim.

Yok! Hayır! Bugüne kadar üye olduğum tüm gizli barışçı gruplar hükümetimiz tarafından yıkıldı, üyeleri yerinden çıkarıldı ve gençleri işkence altında öldürüldü. Hayatımda hiç silah kullandım mı? Bir kere bir adama sinir atmak için silahla ateş etmeyi sevdiğimi söyledim, ama o da Suriyeli olarak evraklarımızda iyi görünmez diye boş vermemizi önerdi. Ama sırf adamı çok sevdiğim için bunu söylemiştim, sevgi bazen bize saçma şeyler yapmaya itiyor. Hayatımda bir tabancaya yaklaşmaya niyetim yok. Hayır efendim, silah kullanmıyorum, silahlardan nefret ediyorum, su tabancaları bile evime girmiyor.

Tüm bunlara rağmen, Suriye pasaportum olduğu için şanslıyım çünkü binlerce insan siyasi nedenlerle pasaportlarından yoksun bırakıldı. Ölümü bizim kadar iyi pazarlamayı bilmeyenler, hikayeleri bizim kadar eğlenceli olmayanlar vize alamıyor, milyonlarca insan size denizden gelmek zorunda kalıyor. Bazılarının size ulaşmaya çalışırken ölmesi ile kıyasladığınızda, hava alanında dört saat beklemek nedir ki?

Suriye pasaportum olduğu için şanslıyım. Düşünün, yaşadığım bütün olaylardan sonra hala pasaportumu kaybettiğimi rüyalarımda görüyorum, dehşet içinde uyanıyorum.

Bir takıntım var, her yolculuğumda pasaportun benimle olup olmadığını beş dakikada bir kontrol ediyorum. Onu kaybedersem, Beşşar Esad bizi vatandaş olarak reddederse ve kaçtığımız için pasaportu vermeyerek bizi cezalandırırsa, bu düşünceli uluslararası kurumların başka bir belge almaya bana yardım edip etmeyeceğini bilmiyorum.

Tanrı korusun, ülkelerinizdeki mülteci krizini artırmak istemiyorum.

Suriye pasaportum olduğu için şanslıyım. Lütfen onu bana geri verebilir misiniz?

Teşekkür ederim.